REHANA HOTELS & RESORTS GENEL MÜDÜRÜ SELAHATTİN NAYMAN İLE KEYİFLİ BİR SÖYLEŞİ GERÇEKLEŞTİRDİK.
Mısır'ın ünlü otel zinciri Rehana Hotels & Resorts'te Cluster General Manager olarak görev yapan başarılı otel yöneticisi Selahattin Nayman ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.İşte Selahattin Nayman'ın açıklamaları...
Turizm kariyerinizden kısaca söz eder misiniz?
2003 yılında Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünden mezun olduktan sonra zaman zaman yurtiçi tesislerde görev almış olsam dahi ağırlıklı olarak Ortadoğu coğrafyasında yer alan üst segment zincir otellerde görev almıştım.Son olarak ise ciddi sağlık sorunları nedeni ile ayrılmak zorunda kaldığım Mısır’a kısa bir süre önce yeniden ama bu defa sağlığını toparlamış olarak dönerek Sharm El Sheikh’te bulunan Rehana Otel grubuna ait 3 otelin başına geçtim.
Son zamanlarda bazı vize kolaylıkları sağlanmaya başlanması oradaki potansiyeli nasıl etkiledi?
Açıkçası ne yazık ki Mısır vize bekleme süresi halen oldukça uzun (45 yaş üstü misafirler kapı vizesi ile giriş yapabilmetekte hatırlatmakta fayda var) ancak son dönemde Rusya Ukrayna arasında yaşananların sebep olduğu olumsuz yansımalar sonrası iki devlet arasında yapılan protokolleTürk vatandaşlarının 14 gün süreyle Sharm El Sheikh’e vizesiz seyahat edebilmelerine olanak tanınmaya başlandı. 01 Nisan 2022’de başlayan bu süreçle birlikte Sharm El Sheikh, tatilini yurtdışında geçirmek isteyenler için sadece doğası ve denizi ile değil fiyat açısından da avantajlı bir destinasyon olma özelliğine kavuştu. Kızıldeniz’in görkemli resifleri, Sharm’ın yılın 12 ayı ziyaret edilebilir ve denize girilebilir hava sıcaklık derecelerine sahip olması, Mısır insanının misafirperverliği gibi avantajları ile Sharm tam manası ile gelinmesi gereken bir tatil cenneti.
Yurtdışından bir bakış açısı ile Türk turizminin dünyadaki durumu hakkındaki yorumlarınız?
Açıkçası, turizmimiz hakkında çıkarılan haberlere, yetkililerin demeçlerine ve sektör oyuncularının açıklamalarına bakarak çok iyi şeyler söyleyerek övgüler sıralayabilmeyi arzu ediyor insan ancak mevcut halimizedoğru bir bakış mı olacaktır tartışmak gerekir çok emin değilim. Antalya’da otellerin bir kısmının bu sezon kapılarının açılmadığı, günlük ADR ortalamalarının ne olduğunu, karlılık oranlarını, personel kayıplarını, sektöre küserek uzaklaşan kalifiye personelleri ve dahasını göz önüne aldığımızda bu emin olmama durumu yerini endişeye bile bırakabiliyor doğrusu. Diğer yandan tamamen kötümser olmamak adına, bu çatıyı oluşturan her paydaşa ayrı ayrı bakmak gerektiği kanaatindeyim. Şöyle ki, tesis ve servis kalitemiz ağırlıklı olarak bölgemizde bulunan hemen hemen tüm rakiplerimizin önünde bunu rahatlıkla ifade edebiliriz, ancak aynı şeyi bu tesislerin sahipleri, yöneticileri ve çalışanları için ifade edebilmek mümkün mü açıkçası çok emin olamıyorum.
Dünyanın gözbebeği durumunda bulunan tesislerimiz ve bu tesislerin yer aldığı destinasyonlarımız, geleneksel Türk misafirperverliği ile birleşince tercih edilmemizi sağlıyordu. Ancak son dönemde değişen ve değişmekte olan ülke koşullarına ek, yetişmiş personelin yurtdışını tercih etmesi ve/veya daha üzücü olarak sektörden çıkmak zorunda kalması, yerlerine gelen liyakat seviyesi tartışılabilecek personel ve yöneticilerin varlığı, yıllardır içinde bulunduğumuz “her şey dahil” girdabı gibi faktörler nedeni ile üst segment misafirlerimizi rakibimiz destinasyonlara kaybetmemiz, yerini belki sayısal olarak fazla ama kalite açısından aynı şeyi söyleyemeyeceğimiz misafirlerin almasına neden oldu. Ne yazık ki, bunun doğal yansımalarını sektör genelinde yaşamaktayız ve yaşamaya devam edeceğiz gibi duruyor. Yine de karamsar olmamakta fayda olduğu kanaatindeyim çünkü sektör kendini toparlayabilecek altyapı ve insan gücüne halen sahip. Kaldı ki, işletmecilerimiz gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında yapılanma çalışmalarına devam ediyor ve bunun gelecek dönemlerde olumlu katkısı olacaktır.
Yurtdışında çalıştığınız turizm işletmeleriyle ülkemizdekiler arasında işleyiş açısından farklılıklar var mı?
Doğrusu yönetim anlayışları, idari biçimlenme, Türkiye’de ağırlıklı olarak firmaların yapısı ve işleyiş mantalitesi “Doğrusal Organizasyon Şeması” dahilinde iken uluslararası zincirlerde yerini “Fonksiyonel Organizasyonun”, oda sayısının ve hizmet çeşitliliğinin fazla olduğu tesislerde “Adhokratik Organizasyon Yapısının” almasını bunların tesislere sağladığı avantajları, rekabet ve yapılanmada ki katkılarını sıralamak buradan çok sanıyorum ki bir geniş münazara konusu olabilir. Ancak üzerinde durulması gereken en önemli anlayış farklılığı “insana verilen değer” kavramında saklı. Otele gelen misafirden, en alt kademe personele, oradan üst düzey yönetime kadar en önemli iki unsur “saygı” ve “değer”. Açıkçası global piyasada kimse daha çok reklam verdiği insan kaynakları platformu tarafından “yılın insan kaynakları yöneticisi”, “personeline değer veren firma” ve benzeri olarak seçilmiyor.Maaşların ödenmediği, özlük haklarına riayet edilmeyen, her an kendini iş dışı bulma tehditlerinin havada gezdiği, personel değişim oranları çok yüksek olan, liyakat esasına göre değil birilerine yakın olduğu için ve/veya daha düşük maaş verecekleri için görevlendirme yapılan, tüm personelin işlerine konu ile ilgisi ve bilgisi olmadan karışan şirket sahibi ve yakınları, sadece sahiplerine ve/veya isimlerine bakılarak yıldız verilen tesislerin bu ödülleri alabilmeleri neredeyse imkansıza yakın. Bir diğer büyük fark ise sivil toplum kuruluşlarının etki ve desteği. Oysa kendi ülkemize baktığımızda benzer örgütlenme eksikliğini, mevcut olanların ise fayda oranlarını gerçekten uzun uzun tartışmak gerekecektir.
Konusu gelmişken ülkemiz adına mevcut açığı kapatmaya ve gerçekten sektör çalışanları için bir şeyler yapmaya çalışan TUROYD başta olmak üzere sektörümüzün örgütlerine teşekkür ederken, sayılarının yetersizliğini hatırlatmakta fayda olduğunu bir kez daha ifade etmek isterim. Bununla birlikte kurum içi ve dışı eğitim olanaklarının fazlalığı, birçok tesiste sadece kâğıt üzerinde değil direk otel kadrosu içinde yer alan hijyen ve tıp doktorlarının hatta kalite yöneticilerinin varlığı, hatır gönül ile değil çok sert ve ani uygulanan resmi ve özel tesis kontrol ve denetlemeleri ve aksi durumda gerçekleşen yaptırımlar aradaki diğer bazı farklar olarak sıralanabilir.
Pandemi ile şekillenen yeni dünya düzeninde turizmde son bir yılda neler değişti?
Açıkçası pandemi geleceği önceden dillendirilen ancak ne yazık ki hiçbirimizin yine de hazır olmadığı bir hakikatti. Hemingway’in dediği gibi Çanlar Çalıyordu ve biz Marquez’in Kırmızı Pazartesi’nde ki gibi yaşanma olasılığı olanları bilmemize rağmen gözümüzü kapatarak hayatımıza devam ettik, sadece turizmciler olarak değil, tüm insanlık olarak. Sonrasında yaşanan her şey ise hayatımızı temelden etkiledi, çok acı sonuçları ile. Elliden fazla alt sektöre iş veren bir ana sektör olarak bundan en çok etkilenecek biz olmalıydık ve ne yazık ki olduk. Dünya genelinde birçok tesis, destinasyon hatta ülke sınırları kapatıldı, seyahat kısıtlamaları getirildi, birçok kalifiye personel ne yazık ki işsiz kaldı, çok sayıda meslektaşımızın vefat haberi ile yıkıldık, bizlere tedarik sunan alt sektörleri de etkilediğimiz için ne yazık ki iflaslar ardı ardına geldi, ülke hatta dünya ekonomisi ciddi bir darbe yedi ve toz bulutu arasından ileriye bakmak istediğimizde puslar arasından görmeyi başardığımız gerçekten korkutucu idi. Buna rağmen bir yerden hayata geri dönmek ve tutunmak zorundaydık ki, bunun için hala çabalıyoruz. Yine de istenen ve hak ettiğimiz iş potansiyellerinin çok gerisindeyiz. Doluluk oranlarımız hızla artmaya başlamış olsa da geride bıraktığımız sürecin yaralarını kapatmamız kolay olmayacak. Ama bu durumun kazandırdıkları da elbette var. Mesela birçok tesis için hijyen faktörü açıkçası kâğıt üzerinde yazan ama uygulamada ciddi eksikleri olan bir husustu, artık değil.
Yakın ve uzak gelecekte turizmle ilgili ne gibi teknolojik gelişmeler bekliyorsunuz? Hali hazırda görev yaptığınız tesiste bu gelişmelere hazırlık yapıyor musunuz / yapılıyor mu?
Açıkçası beklenti elbette yapay zekanın hayatımıza daha fazla girmesi, akıllı otel odaları konsepti ile beraber yapay zekanın hâkim olduğu “TrayAway” tarzı sistemlerin çeşitlenmesi yönünde. Çoktandır konaklamanız süresince cep telefonlarınıza indirilen veya odalara konulan tablet bilgisayarlar ile oda servisi hizmeti başta olmak üzere birçok talebinizin karşılanabileceği uygulamalarhayatımızın bir parçası. Daha önce görev yaptığım otellerde bu ve benzeri otomasyon programlarını hatta bilhassa fuarlarda kullanmak üzere sanal gerçeklik uygulamalarını kullanmıştık. Aynı yapıyı mevcut otelimde de kullanmayı arzu ediyorum ve bu bağlada IT departmanımla gerekli çalışmalara da başladık.
Turizm sektöründe kariyer yapmak isteyen gençlere neler öneriyorsunuz?
Genç kardeşlerimize birçok meslektaşımın da yapacağı gibi şu eğitimleri alın, kendinizi geliştirmek için çabalayın, yabancı dil seviyenizi ve çeşitliliğini arttırın diyebilmeyi çok isterdim ve bundan birkaç yıl önce olsa idi gerçekten işe yarayan önerilerde olabilirdi. Ancak, ülkemiz turizminde eğitimli personel sayısının hızla düşmesi, liyakat sahibi olanların yukarıda da ifade ettiğim gibi tercihlerinin yurtdışı olması ve hatta sektör dışına yönelmeye ihtiyaç duymaları açıkçası hepimizin morallerini fazlası ile bozdu ve bozmaya devam ediyor. Bu şartlar altında gençlere mutlaka iyi bir eğitim alın demek ne kadar etkili olacak diye düşünmüyor değil insan. Acı ama gerçek durum tam olarak bu. Diğer yandan bu şartlar her zaman böyle gitmeyecek ve bizim her şeye rağmen yine de yetişmiş personele fazlası ile ihtiyacımız var, var ki Türk turizmini ve turizmcilerini eski örnek düzeyine hatta daha ilerisine taşıyabilelim. İşte tam da bu nedenle moral bozan tüm hakikatleri bilerek ama bunların altında ezilmeden hareket edebilmek adına sözün özü bugünün yılgınlığı aksine geleceğe umutla bakabilmek adına mesleğe gönül verecek arkadaşlara ihtiyacımız var ve hep olacak. Onlar, mesleki ve akademik olarak yetişecek ve ne yazık ki kısmen yere düşürülen sektör personel kalitesini daha ileri götürecekler.Bunun için ise belli şartlar var. Öncelikle, misafir kavramının önemini idrak etmeli ve belki de meslek hayatlarının çoğunda karşılaşacakları zamana karşı bir yarışın içinde yaşayacaklarını en baştan kabul etmeliler. Sözün özü kendilerini sektöre ve mesleğe gerçekten adamayı istemeliler ve bu isteklerini alacakları mesleki ve akademik eğitimlerle birleştirdiklerinde ise işin çoğunu başarmış olacaklar.
Gelecek hedeflerinizde neler var? 10 yıl sonra kendinizi nerede görmek istersiniz?
Açıkçası insan hayatında 10 sene dediğiniz zaman göz açıp kapayana dek geride bırakacağınız bir zaman dilimi, özellikle turizm sektörünün dinamik yapısı düşünüldüğünde. Ancak ileriye baktığımda görmek istediğim nokta kendimden çok ülke turizmimiz açısından irdelenmeli. Öncelikle mevcut yapısal tüm sorunlarını geride bırakmış, bölgesinde eskisinden daha görkemli bir şekilde parlayan bir noktada olacağımızı ummak istiyorum. Gerçekleşme şansı var mı derseniz bugünün koşul ve anlayışında oldukça zor görünüyor, ama umut kesmemek gerekir değil mi? O gün geldiğinde, sayfalarınızda yer verdiğiniz diğer meslektaşlarım gibi ülkemizin bayrağını yurtdışında saygınlıkla temsil etmeye ve sektöre kalifiye gençler kazandırmaya bir su damlası kadar fayda sağlayabilecek isem ve geriye baktığımda tıpkı bizlerin saygıyla andığımız meslek büyüklerimiz gibi sitayişle anılabileceksem geldiğim noktadan mutluluk duyuyor olacağım.