İşte Firuz Bağlıkaya'nın değerlendirmeleri :
"Şunu üzülerek söylemeliyim ki gelmiş geçmiş en kötü tanıtım filmi. Bunu ayrıca ben söylemiyorum, şu anda bu işin uzmanları, reklamcılar, sosyologlar, akademisyenler, turizmin içinde olan tüm profesyoneller söylüyor. Sayın Bakanın, istişare kültüründen uzak “ben bilirimci” yönetim anlayışı ve TTGA’nın yönetim yapısına ilişkin başından beri yaptığımız eleştirilerde “haklı çıkmanın” derin üzüntüsü içindeyim.
Yönetimsel zaaflar ve kontrolsüzlükle ortaya çıktığını düşündüğüm böylesi bir iletişim felaketinin yaşanmış olmasından dolayı üzüntü duyduğumu belirtmeliyim.
Turizmin, sadece oteller üzerinden algılanmasını, hatta sadece Sayın Bakanın sahibi olduğu otellerin ekseninde yorumlanmasının, sorunun temelini oluşturduğunu düşünüyorum.TTGA yönetimini, memur ve otelcilerden oluşturmanın doğuracağı risklere dikkat çekip itirazlarda bulunurken, aslında tam da bugün yaşanan sorun ve ileride yaşanacaklara ilişkin uyarılarda bulunmak istiyorduk.
Maalesef anlatamadık, diletemedi.Bunu başarabilmek için de bilgi, deneyim ve hepsinden önemlisi bizzat sahada olmak ya da sahada olanları dinlemek gerekir. Türkiye turizmi yıllar içinde bu konuda kayda değer bir başarı yakalamıştı. Ana pazarlarımızın yanına alternatif pazarlar aramaya başlamıştık. Ama korkarım ki bu pazarlama yaklaşımı ve yönetimiyle değil yeni pazarlar, elimizdeki ana pazarları bile kaybetme tehlikesi altındayız.
Türkiye turizmini tanıtmak için kurulan TTGA’nın 15 kişilik yönetim kurulunu otelcilerden oluşturup, işin pazarlamasını yapan seyahat acentalarından sadece bir kişiyi, “süs olsun” diye alıp, meslek örgütünü dışlarsanız, ortaya çıkacak sonuç da böylesine bir rezalet olur!
Hangi düşüncede olursak olalım yanlışa ‘yanlış’ demek, diyebilmek bir fazilettir. Bakın bugün Türkiye bu anlamsız reklam filmini, insanımızı ikinci sınıf vatandaş konumuna koyan reklam filmini eleştirirken tek yürek oldu. Sayın Bakan’ın hatalarını gören, bilen, hatta kendi aralarında konuşanların sırf kendi gemilerini yürütmek için sessiz kalmalarını anlayabilmek mümkün değil!
Hiç korona virüsü çağrıştıran bir reklam filmi olabilir mi? Pandemi dönemi ‘nasıl tanıtım yapılacağı’ konusunda bir araştırma yapmak bu kadar zor mu? Bu işleri diğer turizm ülkeleri nasıl yapıyor? Hiçbir şey yapamıyorsanız bari bunları araştırsaydınız. Bu nasıl bir iletişim?
Çok merak ediyorum, bu reklam filmini yayınlanmadan önce kim gördü; kimler onay verdi? Sektör örgütlerinden hangilerinin görüşleri alındı? Hangi uzmanlar inceledi? Bu rezaletin altında kimlerin imzası var? Bu kadar başına buyruk bir iş yapılamaz, yapılmamalıydı.Ortaya çıkan sonuçtan da anlıyoruz ki, Türkiye tanıtımında eksik olan, para veya TTGA değil! Eksik olan vizyon.Turizmin en büyük sermayesi olan “ülke imajıyla” ilgili konularda bu kadar duyarsız olunabilmesini anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum.
Otel tanıtımı yapar gibi ülke tanıtımı yapılmaz.Tanıtımın bir stratejisi olur. TTGA kurulduğu günden bugüne ne yaptı, turizm için neler yapacağını bilen var mı? Sektörün parasını alıp sektörün, ülke imajının aleyhine iş yapmak ne demek?
ETS Tur reklamı gibi ülke reklamı yapılmaz.Turizmi bilmekle, başarılı bir otel zinciri sahibi olmak arasındaki fark anlaşılmalıdır. İç turizmde başarılı bir marka sahibi olmak ile yurt dışından turist getirmenin çok farklı şeyler olduğunu anlamamız lazım.
Sizlere soruyorum, TGA’nın yönetiminde turizm örgütleri bulunsaydı ve onlara danışılmış olsaydı böylesi bir hata olabilir miydi? Bu da bugüne kadar “Ben bilirim” kafasının yaptığı hatalardan sadece biri.Vasatlık, iş bilmezlik başka; turizm çalışanının, Türk insanının onurunu yerlere düşürmek başka.Maalesef olan budur"
YORUMLAR