Sabah yazarı Dilek Güngör, bugünkü yazısında, son günlerde sıkça tartışılan konutta "stok eritme planı" tartışmalarını ele aldı.
Zannımca, sektör "Nasılsa hepimiz aynı gemideyiz, kimsenin batmasına izin verilmez" psikolojisine kapılmış.
Bu da, piyasada ahlaki çöküntü yaratmış durumda...
Bakıyorsunuz, adamın şirketinin borcu dağ gibi... Bankalar borcu yeniden yapılandırıp şirketin işine devam etmesini istiyor.
Patron servetinden bir kuruşu şirkete koymuyor. Eşi, çocuğu, kendisi ultra lüks yaşıyor. Masajdan, kuaförden, spor salonundan çıkmıyor.
Bir başkasını görüyorsunuz.
Şirketin borcu da stoku da çok.
Fakat, patronun çocukları altında son model arabalarla fink atıyor.
Kendisi yatından, uçağından, Maybach'ından taviz vermiyor.
Diğeri şirketine borçlarından dolayı bir şey olması durumunda kendini garantiye almış... Ya parasını yurtdışına kaçırmış ya da eşinin mücevheratını bile arkadaşının kasasınakoydurmuş...
Anlayacağız, patronlar zengin, şirketleri borçlu. Devlet babadan destek bekliyorlar! Bu basiretsiz ve hoyrat tüccarlık kafasından bir an önce kurtulmamız gerekiyor.
Biliyorsunuz, bugüne kadar hükümet sayısız destek paketi çıkardı. Faizler düşürüldü. Yabancıya satışın önü açıldı.
Keşke siz de bire 10 kazandığınız fiyatlarda ısrar etmeseydiniz de bu kadar stok biriktirmeseydiniz. Çuvaldızı biraz da kendinize batırın!
YORUMLAR