“Yoğurdu, baklavayı komşuya kaptırdık. Döneri de Almanlara mı kaptırıyoruz?” diye sorulan Milor; “Bir yemeği ilk hangi milletin yaptığı tarih bilimi açısından önem arz edebilir ama bence daha da önemli bir şey var. O da hangi yemeğin daha iyi olduğu ya da farklılıkların aynı anda var olması.
Alman döneri deyince bu çalma manasına gelmiyor. Aksine etki alanının genişlediğini gösteriyor. Bu yüzden ‘yemeği çalma’ değil, benzer ürünleri kullanarak aynı sonuçlara varan, birbirlerini zenginleştiren mutfaklar olarak görebiliriz, karşılıklı döllenme diyorum ben buna!’ şeklinde açıkladı.
Şarap yemeği daha üst bir noktaya taşıyor, yemek deneyimini zenginleştiriyor
Biri padişahçı, biri milli mücadeleci dedeleri olan Milor, yemeğe ve şaraba olan ilgisinin kaynağını, eşiyle kazandıkları tüm paraları dünyanın en iyi restoranlarında yemek için harcadıklarını, bu sayede dünyanın en iyi yemeklerinin yanında şarap dünyasını keşfettiğini söyledi.
‘Şarap diğer içeceklere kıyasla yemeklerle en uyumlu olan içecek. Yemeği daha üst bir noktaya taşıyor. Yemek deneyimini zenginleştiriyor. Yani 1+1=3 oluyor! Tabii bunun olması için her yemekle doğru şarabı eşleştirmek lazım.’ dedi.
20 yıldır yemek ve şarap eleştirileri yazan Milor, ailesi, yemek ve şarap deneyimleri ve yemek kültürünü üç bölümde aktardığı son kitabı ‘Buyrun Ziyafete için ‘Beni heyecanlandıran, çok iyi bir kitap oldu.’ dedi.
İlk yemek eleştirmeni Atilla Dorsay!
Tıpkı moda gibi yemek de bir hava atma aracı, bir statü sembolü haline geldi. Özsaygı ve özgüven çerçevesinde, kendi zevklerinize öncelik vermelisiniz. Türkiye'de benden önce de çok değerli restoran eleştirmenleri vardı, ilk başlayanın Atilla Dorsay olduğunu söyleyebiliriz.
Hiç MasterChef izlemedim!
Ama jürideki arkadaşları biliyorum. Somer Bey işini ciddiyetle yapan ve alanına hakim biri. Geçen gelişimde Somer Bey ile bir araya gelmiştik. İşini ciddiyetle yapan ve alanına hakim biri. Ülkemizde yemek alanındaki ilginin artmasında hepsinin çok önemli katkıları olmuştur diye düşünüyorum.
TV'lerdeki ve yazılı basındaki yemekle ilgili program ve yazıların başarısı, biraz da insanların ufkunu genişletip genişletemediğine bağlı. Yani insanlarda malzeme kalitesi bilinci oluşuyor mu, farklı şeyleri denemek için cesaretlendiriyor mu, farklılıklara açık hale geliyorlar mı? Bence bu konularda insanları değiştirdiğimiz ve tutuculuktan uzaklaştırdığımız oranda başarılı oluyoruz.
‘Sosyal medya evde yemek yapmayı kolaylaştırdı, birçok ilginç tarife erişim arttı. İnsanlar yemekten farklı bir keyif almaya başladı, yemekten anlayan bir genç artık cool görülmeye başlandı.’ diyen Milor, sosyal medyanın yemek kültürüne olumlu etkileri de olduğunun altını çizdi.
YORUMLAR